Sülükler antik çağlardan beri hekimler tarafından tedavi aracı olarak kullanılmıştır. İbn-i Sina’nın kitaplarında da sülük tedavisi yer almaktadır. Amerikalı araştırmacı Roy Sawyer sülüklerin potansiyel tedavi edici etkilerini ortaya koyup, dünyanın ilk modern sülük üretim çiftliğini (Biopharm-İngiltere) kurmasıyla, sülüğün tıbbi kullanımı tekrar hatırlanmıştır.

Sülüklerin 15000’den fazla türü vardır. Çoğu ektoparazittir. Kan emerek beslenirler. Deniz, tatlı su ve kara sülükleri vardır. Sülüklerin belirli tipleri tedavide kullanılır. Ağızlarındaki üç adet çenenin üzerinde bulunan keskin dişleriyle deriyi geçerek, kan emerler. Bu kan emme işlemi esnasında salyasındaki yüzün üzerinde madde (çeşitli mediatörler, lokal anestezikler, histamin benzeri vazodilatatörler, pıhtılaşmayı önleyici maddeler, yayılma faktörleri, antibiyotik özellikli maddeler, ağrı kesici özellikli maddeler)  insana geçer. Türkiye’de tedavi özelliği olan sülüklerden H. Medicinalis ve H. Verbana bulunmaktadır. Sülüklerin ortalama kan emme süresi 15-20 dakikadır.

Özellikle üç temel etki ile fayda verirler. Bunlar pıhtıyı ortadan kaldırmak, refleks uyarım, biyoaktif salgı içeriğidir.

Sülüğün tıbbi etkileri:

  • Antibakteriyel
  • Analjezik (ağrı kesici)
  • Antiromatizmal
  • Antihipertansif
  • Antidepresan
  • Kas gevşetici
  • Antioksidan
  • Sinir hücresi yenileyici

Bu konuda uzman hekimler, hastanın durumunu, kullandığı diğer tedavileri, kişiye uygunluğunu bütüncül olarak değerlendirerek sülük tedavisine karar verirler. Aklımızdan çıkarmamamız gereken durum sülüklerin bir ilaç olduğu ve yerli yerinde kullanılması gerektiğidir. Allerji ihtimalleri de her zaman için yüksektir. Uygun koşullarda ve uygun kişilere yapılmayan sülük tedavileri hem bulaşıcı hastalıklar açısından, hem enfeksiyon açısından, hem de aşırı kanama açısından risklidir.

Kişide kansızlık, kanamaya eğilim, kan sulandırıcı ilaç kullanımı, aktif kanama odağının bulunması veya sülüğün enzimlerine allerjisinin olması bu tedavinin yapılmasına engeldir. Gebelerde, emziren annelerde, kontrolsüz şeker hastalarında, kalp yetmezliği olanlarda sülük tedavisi uygulanmaz. Göz kapağı çevresi gibi yumuşak bölgelere, avuç içi-ayak tabanı gibi keratinize bölgelere, büyük damarların yakınına da yine uygulanması uygun değildir.